Şu güzelim ülkemiz son 19 yılda nereden nereye geldi?
İktidar destekçisiyseniz;
“Yollar, köprüler, hastaneler, statlar, silahlı, silahsız uçaklar, sondaj gemileri, uzaya gidenler, gelenler, yerli yersiz otomobiller, terörle mücadele vs. vs. müthiş bir başarı öyküsü, müthiş ki müthiş......” diyebilirsiniz.
Hiç itirazım yok.
Öyle görüyor olabilirsiniz.
Tartışılır.
Muhalefet taraftarıysanız;
“Yandaş müteahhitlerden, satılan tank palet fabrikasından, yollara, köprülere, şehir hastanelerine ödenen ekstra paralardan, işsizlikten, hayat pahalılığından, basının, yargının bağımlılığından, iki yüzlü yorumculardan vs. vs. bıktık ki bıktık....” diyebilirsiniz.
Buna da itirazım yok.
Herkesin görüşüne saygım var.
Bunlar da tartışılır.
Amma velakin, siyaseti bir yana bırakıp, bir kadına, bir anneye, aynı gün sabahı yeni bir yönetim anlayışı teklifiyle grup toplantısı yapan ve anketlere göre toplumda da desteği git gide artan bir parti liderine, Rize’de yaşanan olaylarla ilgili “Gelin hanım, bunlar iyi günler, daha neler olacak neler?” denmesine, hangi görüşte olursanız olun, itiraz etmiyorsanız, demokratlığınızı ve insanlığınızı sorgulamanız gerekir.
Demokratik bir ülkede her siyasetçi, istediği her zaman, her yere rahatça gidebilmeli, görüşlerini açıklayabilmelidir.
Bu özgürlüğü sağlaması gereken siyasi otoritenin tehditkâr olarak anlaşılabilecek bir ifade kullanmasının, bu ülkenin demokrasisine zarar vereceği, insanları çok daha fazla gergin hale getireceği, toplumdaki kadına şiddeti ve uluslararası camia tarafından Türkiye’nin otoriter bir yönetim altında olduğu algısını artıracağı aşikardır.
Bugünkü İyi Parti ve Ak Parti grup toplantılarından sonra, İyi Partinin oy oranının artacağını ve lideri Meral Akşener’in önümüzdeki seçimlerde Millet ittifakının Cumhurbaşkanlığı adaylığının öne çıkacağını göreceğiz.
