Ana Sayfa

berlinturkbanner

berlinturkbanner

Dr. Ersoy Önder

Dr. Ersoy Önder  |  BERLİN

ersoyonder@gau.edu.tr

YAZARIN TÜM YAZILARI

Vurulduk Ey Halkım! Unutma Bizi

Türkiye’nin Kore savaşında verdiği şehit sayısı 721. 

İkinci Dünya Savaşı sonrası yaşanan bu büyük ve önemli savaş sonucu Türkiye, Atlantik savunma sistemine dahil olmuştu Yunanistan’la birlikte 1952’de.

Kıbrıs barış harekatındaki şehit sayımız ise 498. 

Kıbrıs’ı bir Yunan adası yapmaya çalışan Enosis politikasının son hamlesi olan Nikos Sampson darbesini, yaptığı harekatla bitiren Türkiye, Kıbrıs Türkünün canını, malını korumuştu 1974’de. Kıbrıs davası, Rumlar’ın uzlaşmaz tutumu nedeniyle hala tam olarak çözülemediyse de, dönemin başbakanı rahmetli Ecevit’in de söylediği gibi, sadece Türkler değil, Rumlar da o tarihten bu yana barış içinde yaşamaktalar bu güzelim adada.

Şimdi, şu rakamlara da bir bakalım.

Çözüm sürecinde verilen şehit sayısı 258.

Çözüm sürecinde PKK’ya terk edilen şehirleri geri almak için yaşanan hendek savaşında verilen şehit sayısı ise 793.

Ve dün 16 şehit daha, sebebi ise hala aynı, yani yine çözüm süreci. Çünkü, anlaşılan o ki, kurtarma operasyonunda şehit olan 3 özel kuvvet görevlisi personel ile kaçırılan ve sonrasında şehit edilen 13 vatandaşımızın tamamı, bu garabet süreçte alınan kararlarla doğrudan ilgili ve ilişkili şekilde hayatlarını kaybettiler. O dönem, ülkesinin bölünmez bütünlüğü için mücadele etmiş tüm vatanseverlerin ortak sesle dillendirdiği “Terörle, teröristle anlaşma, çözüm olmaz, yapmayın, etmeyin” haykırışlarına kulaklarını tıkayan ve terör örgütlerine müdahale edilmeyecek talimatını veren yetkililer ve onlara destek olanlar, aldıkları bu yanlış kararın ne kadar cana mal olduğunun farkındalar mı acaba?

Dönemin karar alıcılarının uyguladıkları hatalı politikalar sebebiyle, yolların kontrolünü ele geçiren terör örgütü üyeleri, korumasız kalan ve devlet için çalışan asker, polis, jandarma ve istihbaratçıları kaçırmış ve o zamandan bu zamana maalesef, kaçırılan bu devlet görevlileri, bu hain örgütün elinden kurtarılamamış. 

Sadece şehit edilen 13 vatan evladı mı var terör örgütü elinde, yoksa başkaları da var mı, yetkililer kamuoyunu aydınlatırsa öğreneceğiz, ancak ortaya çıkan bir başka gerçek de şu ki; CHP’li vekil Murat Bakan bu konu hakkında bayağı uğraşmış. Yapmış olduğu paylaşım aynen şöyle;

"Aralık 2016... Dönemin Başbakanı Binali Yıldırım'a sordum: Teröristlerce kaçırılan asker ve polislerimizin terör örgütlerinin elinden kurtarılması için ne yapıyorsunuz? Yanıt verilmedi...

Temmuz 2017... Dönemin Başbakanı Binali Yıldırım'a bir daha sordum: Teröristlerce kaçırılan asker ve polislerimizin terör örgütlerinin elinden kurtarılması için ne yapıyorsunuz? Yanıt verilmedi...

Eylül 2017... Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli'ye sordum: Kaçırılan asker ve polislerimizin terör örgütlerinin elinden kurtarılması için ne yapıyorsunuz? Ailelerin yardım çağrılarına neden sessizsiniz? Yanıt verilmedi...

Ekim 2017... Kaçırılan asker ve polislerimizin aileleri TBMM'ye geldi. Genel Başkan Yardımcımız Veli Ağbaba ile birlikte basın toplantısı yaptık. Ailelerin sesini hep birlikte yükselttik. Görmediler, duymadılar... “

Yoruma gerek var mı?

Verilen şehit rakamlarının analizine dönersek, Türkiye; Kore ve Kıbrıs savaşlarında kaybettiği canlarına yakın canını şehit vermiştir, bu çözüm süreci denen garabet politika yüzünden.

Hatalı politikaların uygulandığı ülkelerde, maalesef genç yaşta ölümler kaçınılmazdır. 

Devletin en önemli görevlerinden biri, vatandaşlarının ömrüne ömür katmaktır, genç yaşta ölmelerine sebep olmak değil. 

Gelişmiş demokrasilerde halk, bu kadar çok can kaybına sebep olan yöneticilerden mutlaka sandıkta hesabını sorar ve gereğini yapar.

Zaten gelişmiş demokrasilerde, bu kadar çok genç ölüm de olmaz. Çünkü insani gelişmişlik endeksinin bir kriteri de yaşam süresidir. Muassır medeniyet seviyesine ulaşmış ülkelerde, halk, evlatlarının gencecik yaşta ölmesine sebep olan politikacıları değil, halkını özgürlük ve demokrasi içinde uzun yaşatacak politikacıları başına getirir.

O yüzden bu ülkelerin demokrasileri, ekonomileri ve ülkeleri gelişmiştir. 

O yüzden bu ülkelerdekiler huzur, mutluluk ve hukuk içinde yaşarlar.

O yüzden bu ülkelerde, dünyanın her tarafındaki genç insanlar yaşamak isterler. 

İşte bu yüzden, bu gelişmeyi başaramayan halkların, evlatlarını gencecik yaşta kaybetmeleri kaçınılmazdır.

İşte bu yüzden, gençler sandığa gittiklerinde kendi gelecekleri ile ilgili en doğru kararı vermek zorundadır.

İşte bu yüzden, Mustafa Kemal Atatürk’ün gençlere emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti için koyduğu bir numaralı hedef, muassır medeniyet seviyesine çıkmaktır.