Ana Sayfa

berlinturkbanner

berlinturkbanner

Ismet Mısırlıoğlu

Ismet Mısırlıoğlu  |  BERLIN

i.misirlioglu@berlinturk.de

YAZARIN TÜM YAZILARI

KÜRTLÜK BAHANE..!

Son haftaların sıcak gelişmeleri ortalığı germek için fazlasıyla yetti. Sakinliğe alışmış ülkenin yeniden huzuru kaçtı?
PKK'nın sinsi saldırıları ve hain tuzakları bizlere örgütün var olduğu müddetçe can alma işinden asla vazgeçmeyeceğini bir kez daha göstermiş oldu. Halbuki 40 yılı aşkın bir zamandan beri süren çekişmede Türkiye barışa bu kadar hiç yaklaşmamıştı.
 
Ne oldu da dağdaki PKK ve şehirdeki KCK tekrar can almaya başlamış, barışa hayır demişti?
 
AK Parti hükümeti Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez Kürtler başta olmak üzere diğer etnik ve dini azınlıkların haklarının verilmesi ve itibarlarının tekrar iade edilmesi konusunda anayasal güvence getirmiş olmasına rağmen bu kavga niye?
 
Neden Kürtler Ortadoğu’da oynanan bu kirli oyunun hala bir parçası olurlar?
 
Gerçekten, bağımsız bir Kürdistan hayali mi kuruyorlar?  Veya diğer halklarla Türkiye toprakları üzerinde bir arada yaşamanın tadını sürdürmek istiyorlar? HDP en azından 7 Haziran seçimleri öncesinde bağımsız bir devlet niyetlerinin olmadığını  söylemesine rağmen lideri Demirtaş kimlerin oyununa geldi de tekrar ikili oynamaya başladı?
 
Bir tarafta ömürleri dağlarda geçmiş ve sivilizasyondan nasibini almamış eli kanlı PKK liderleri diğer tarafta ise Demirtaş'a “sen önce Türkiye partisi ol sonra bizim de desteğimizi al” diye telkinde bulunan Boğaz'da köşklerde yaşayan elit Türkler. Günümüz tabiriyle Beyaz Türkler.
 
HDP' nin ismine yazdırdıkları “halkların partisi” betimlemesi aslında Kürt ve Türk kafatasçılarının füzyonundan başka bir şey değildi. Ortalığı karıştırmak için bu iki güç kaynağı yetmiyormış gibi bir de aralarına siyaseti sırf kullanma ve kullanılma sanatı olarak gören bu işlerin telekızı hükmündeki Gülen örgütü de katılınca iğrenç iş birliği farklı bir kimliğe bürünüverdi.
 
Daha önce hükümeti barışa giden yolda PKK ile samimi olmakla suçlayan aynı örgüt şimdi HDP, PKK ve KCK ile sarmaş dolaş. Ayrıca paralel yapının Marksist-Leninist çizgideki bir örgüte açık destek vermesi bu yapının uluslararası siyonizmin Ortadoğu'daki en büyük figüranlarından biri olduğu gerçeğini bizlere tekrar göstermiş oldu.Gülen çetesi PKK ile dostlukta o kadar ileri gitti ki, çaldığı KPSS sonuçlarını sadece kendi
 
yandaşlarına değil, dağdaki PKK'nın şehirde yaşayan ve doğru dürüst Türkçe konuşamayan çocuklarına da ulaştırıp HDP belediyelerinde iş tutmalarını sağladı. Böylece işe gitmeden ATM'lerden maaş çeker konuma gelmiş oldular.
 

ALMANYA'NIN KİRLİ İŞLERİ

 
Ne oldu da Batılı ülkeler yeniden Kürt dostu oldu. PKK Almanya'da yasak olmasına rağmen neden Öcalan  posterleri ve yasak flamalarla gösteri yapabiliyor? Almanya Kürtlere ülkesinde yaşayan hangi dini, kültürel ve siyasi hakları tanıdı da bir anda onların dostu oluverdi?
 
Kaldı ki Almanya'nın Türkiye politikası sürekli tek taraflı, akıl verici ve didaktik olmuştur.
 
Türkler arasındaki  Almanlarla birinci dünya savaşındaki silah arkadaşlığına dayanarak Almanya'ya olan safiyane temiz duyguları burada hiçbir zaman karşılığını bulmamıştır.  Daha doğrusu Almanların böyle bir silah arkadaşlığından haberleri bile yoktur. Hatırlatsan burun bükerler.
 
Türkiye söz  konusu olduğunda Alman  parlamentosundaki tüm siyasi partiler ve medya organları söz birliği etmişcesine koro halinde düşmanlıklarını ilan ederler.
 
Böyle durumlarda öfkeyle kalkan zararla oturuyor, fakat Alman siyasiler henüz bunun farkında değiller veya kendilerini üstün görme kibrini halen kıramamışlar.
 
Almanya dış ticarette yavaş yavaş Türkiye'yi kaybediyor bunu tam olarak algılamış değiller. Bir de buna kalifiye eleman açığı ve yılda 40 bin Türk akademisyenin geleceğini Türkiye'de görmek istemesi ve ülkeyi terk etmesi eklenince tüm bunlar ileride Almanya'nın başını  ağrıtacak büyük sorunların kapıda hazır beklediğine işaret ediyor.
 
'TÜRK' KÖKENLİ VEKİLLER
 
Almanya ve Türkiye arasındaki siyasi çekişmeler son bulmayacak gibi. Çünkü Alman tarafında bir şartlanmışlık durumu söz konusu. Onlara hiç bir şey anlatamıyorsun veya anlamak istemiyorlar.
 
Şimdi de özellikle seçtikleri ve seçtirdikleri 'Türk' kökenli milletvekilleriyle birlikte Türkiye düşmanlıklarını farklı boyutlara taşıyorlar.
 
Türk sözçüğünü özellikle tırnak içerisinde kullanıyorum. Çünkü göçmen asıllı bazı vekiller kendilerine Türk asıllı denmesini hakaret olarak kabul ediyorlar.
 
Hepsinin partilerindeki görevi aşağı yukarı aynıdır: “Türkiye'ye karşı ya sus ya da koronun önde gidenlerinden ol. Sakın övücü bir şey söyleme”.
 
Türkiye  düşmanlığının en önde gideni ise Cem Özdemir'dir. Eskiden  bu kadar saldırgan değildi. Hatta Tayip Erdoğan'ı övücü açıklamaları bile vardı. Ne zaman ki Özdemir'in adı skandala karıştı, ondan sonra işler değişti. Uzun süre ABD' de yaşadı ve yeni bir kimlikle geri döndü. Sonrası malum…
 
AVRUPA BİLGİ FAKİRİ
 
Avrupa'da farklı düşüncelere adeta yer yok. Medyanın topyekün tarafgirliği kamuoyunu bilgi fakiri yapıyor. Siyasilerin şartlanmışlığı onların kendi öz iradeleriyle orada olmadıklarını  gösteriyor.
 
Kendi içinde birleşme teraneleri savuran Avrupa Birliği’nin Yunanistan'ın aralarından ayrılmaması için yapmadığı masraf kalmadı. Aynı Avrupa Birliği  İslam ülkeleri söz konusu olduğunda ayrılığı, bölünmüşlüğü olanca gücüyle savunuyor, askeri destek dahil olmak üzere hiç bir masraftan kaçınmıyor. Yeter ki Ortadoğu huzur bulmasın.
 
 
Sonuçta olan halklara oluyor. Milyonlarca  sivil canından oldu. Şehirler yerle bir edildi. Herkes barıştan bahsediyor ama bunun ucuz bir savaş taktiği olduğunu anlamayan kalmadı.

Tags: