Ana Sayfa

berlinturkbanner

berlinturkbanner

Dr. Ersoy Önder

Dr. Ersoy Önder  |  BERLİN

ersoyonder@gau.edu.tr

YAZARIN TÜM YAZILARI

20 Temmuz’un Kınalı Kuzuları

Bundan tam 47 yıl önce, rahmetli Ecevit’in, “Biz Kıbrıs’a sadece Türkler için değil, Rumlar için de barış getirmeye gidiyoruz.” demeci, hem Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesinin bir gereği, hem de soydaşlarımızın haklarının, canlarının ve mallarının  korunacağının bir göstergesiydi.

Bugün 47’inci yılını kutladığımız 20 Temmuz 1974 Mutlu barış harekatı, sonuç itibariyle belki adada kalıcı çözüm sağlayamadı, ama en azından o tarihten bu yana, münferit olaylar hariç, Kıbrıs’ta yaşayan tüm toplumlara barış ve özgürlük getirdi. Bu barış ve özgürlüğün kıymetini, adada nüfus olarak azınlık olmasına rağmen eşit statüde bulunan Türklerle birlikte, İngilizler, Maronitler ve yine nüfus olarak çoğunluk olmalarına rağmen, anayasa gereği eşit konumda bulunan, Rumlar da iyi anlamalıdır. 

Türkleri yok sayarak, eşit görmeyerek bir çözüme ulaşmanın mümkün olamayacağını, uzlaşmazlığın sadece Türk tarafına değil, Rumlar dahil tüm Kıbrıs halkına zarar verdiğini, bu uzlaşmazlığın devamının adanın iki eşit, egemen ayrı devletin oluşmasına sebep olduğunu, Rum tarafı görmelidir artık.

1974 öncesi yaşanan toplumsal kavganın en büyük acısını, Kıbrıslı Türkler çekmiştir, ama barışın faydası her topluma sirayet etmiştir. 

Barışın kıymetini, savaşı yaşayanlar bilir. 

Sonuçta barış harekatı, adına ve Ecevit’in öngörüsüne uygun bir şekilde, barışı ve özgürlüğü sağlamıştır Kıbrıs’ta.

Bu ilk barış adımının devamını, yani, yeni bir güvenlik ve işbirliği teşkilatı kurulmasının liderliğini de elbette, bölgenin abisi, tarihsel hamisi ve dünyanın yükselen gücü Türkiye yapabilir.

Varsa yoksa birbirini yiyen, büyük güçler tarafından, yok sen şöylesin, yok sen böylesin denilerek birbirine düşürülen toplulukların yaşadığı Ortadoğu ve Doğu Akdeniz coğrafyasında, barış ve işbirliği sağlamak, kolay değildir elbet.

Ama, düşünülmeli, değerlendirilmeli ve uygulanmalıdır.

Nasıl OSCE (Organization for Security and Cooperation in Europe) yani AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) varsa, 

OSCIME (Organization for Security and Cooperation in Middle East) yani OGİT (Ortadoğu Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) de olmalıdır.

Bu, ancak, bölge ülkeleri ile geliştirilecek ilişkiler, adil ve hakkaniyetli kaynak paylaşımları ve artırılacak diyaloglarla mümkündür.

Çok kutuplu dünya düzenini yaşadığımız bu süreçte, Türkiye, bölgesindeki etkinliğini, sadece askeri ve politik güç gösterileriyle, açılımlarla, bina ve tesis yapımı ile değil, bu tarz barışçıl politikalarla yükseltebilir. Etnik, dinsel, mezhepsel ve yönetimsel birlik ve beraberlikler ve/veya ayrılıklar yerine; ortak çıkar, barış, karşılıklı iyi ilişkiler ve karşılıklı kazanımlar odaklı politikaların uygulanması, Türkiye dahil, bölgedeki tüm ülkelerin menfaatinedir.  

“Yurtta ve cihanda sulh” odaklı politikalar, sadece Türkiye’nin değil, tüm bölge ülkelerinin beklediği ve özlediği bir barış ortamını sağlamakla kalmayacak, bölgede kendi menfaatleri için at oynatan büyük güçlerin emperyalist düşüncelerine de gem vuracaktır.

2021, hem dini, hem de milli iki bayramın aynı anda kutlandığı, Kıbrıs’ın geleceğinin daha net şekillenmeye başladığı özel bir yıl olarak Kıbrıs Türk tarihindeki yerini alacaktır. 

Barışın mimarı olan ve kendilerini vatan için kurban eden kınalı kuzularımız tüm şehit ve gazilerimizi, ülke ve toplumlarının çıkarı için emek ve akıl veren, politika üreten, akılcı, vatanperver ve dürüst tüm siyasetçilerimizi şükran ve minnetle anıyorum. 

Kurban, Barış ve Özgürlük bayramımız kutlu olsun.